Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi kuruluşunu deklare etti: İnsan, insana karanlık kuyu olamaz!

 İnsan, insana karanlık kuyu olamaz!

Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi, tecrit ve izolasyon uygulamalarına karşı mücadele için kuruluşunu duyurdu.

16 Kasım 2025

Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi, bugün Önder Babat Kültür Merkezi’nde düzenlediği basın açıklamasıyla kuruluşunu kamuoyuna duyurdu.

Partizan’ın da bileşeni olduğu inisiyatifin deklarasyonuna çok sayıda demokratik kitle örgütü, ilerici kurum temsilcileri, milletvekilleri ve sanatçılar katıldı.

Yoğun bir katılımla gerçekleşen etkinlikte katılımcıların bir kısmı açıklamayı ayakta izledi. Açıklamanın ardından söz alan kurum temsilcileri, tecrit ve kuyu tipi hapishanelere karşı ortak mücadele çağrısı yaptı.

Basın açıklamasını inisiyatif adına Uğur Ok okudu.

“Bu hapishaneler beton kuyular haline getirildi”

Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi’nin deklarasyonunda, tecrit rejiminin sistematik bir devlet politikası haline getirildiği vurgulanarak, “İnsan, insana karanlık kuyu olamaz!” denildi. Açıklamada, ülkenin dört bir yanında inşa edilen Y Tipi, S Tipi ve yüksek güvenlikli hapishanelerin “taş ve demirden ibaret yapılar değil, tecrit ve hak gasplarının merkezleri” olduğu ifade edildi.

İnisiyatif, tek kişilik hücrelerde gün ışığından, havadan ve sesten yoksun bırakılan tutsakların ağır izolasyon koşullarına dikkat çekerek, bu mekânların halk arasında “kuyu tipi hapishaneler” olarak anılmasının tesadüf olmadığını vurguladı.

“Adalet Bakanlığı suçun failidir”

Açıklamada, Adalet Bakanlığı’nın tecrit politikalarının “doğrudan uygulayıcısı” olduğu belirtilerek, bakanlığın TBMM’ye verilen soru önergelerine ya eksik ya da gerçeği çarpıtan bilgilerle yanıt verdiği ifade edildi. İnisiyatif, “Bu sessizlik yalnızca bürokratik bir duyarsızlık değil; iktidarın politik zoru ve tecrit stratejisinin açık bir uzantısıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Adalet Bakanlığı’nın “halkın adalet talebine değil, iktidarın bekasına hizmet ettiğini” belirten açıklamada, tecritin, kötü muamelenin, sağlık hakkı ihlallerinin ve keyfi disiplin uygulamalarının bakanlığın bilgisi ve onayıyla gerçekleştiği vurgulandı.

“Kuyu tipi hapishaneler, iktidarın korkusunun ürünüdür”

Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi, kuyu tipi hapishanelerin “toplumu sindirme ve muhalefeti susturma aracı” olduğunu belirterek, iktidarın geniş kesimlere “sus, yoksa sıra sende” mesajı verdiğini ifade etti. Açıklamada, “En karanlık dönemlerde bile halk direnmesini bilmiştir. İçeride tutsaklar direniyor, dışarıda biz onların sesi ve direnişiyiz” denildi.

İnisiyatif taleplerini şöyle sıraladı:

  • Kuyu tipi hapishanelerin kapatılması,
  • İzolasyon ve tecrit politikalarının sona erdirilmesi,
  • Bağımsız insan hakları örgütlerinin cezaevlerinde denetim yapabilmesi,
  • Adalet Bakanlığı’nın politik sorumluluk alarak kamuoyuna hesap vermesi.

“Devrimci hareket gençliğin öncülüğünde büyüyor”

Açıklamanın ardından söz alan Suruç Aileleri İnisiyatifi temsilcisi, devlet politikalarının uzun yıllardır devrimci hareketi bastırmaya dönük olduğunu söyleyerek, “Yoldaşlar, iktidarlar değişse de faşizm yıllardır uyguladığı itirafçılıkla ve hapishanelerde rehin tutarak devrimci hareketin geleceğini düşürüyor” dedi. Gençliğin mücadelenin öncülüğünü üstlendiğini vurgulayan temsilci, “Bunu Gezi’de, Saraçhane’de ve üniversitelerde görüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bu bir katliam; bizi hücrelerde öldürüyorlar”

Hayata Dönüş Operasyonu’nda ağır yaralanan ve 300 günlük açlık grevi direnişçilerinden olan Ergül Çiçekler ise yaşadıklarını aktarırken, “Devlet tarafından adı ‘yaşatmak’ olan bir müdahale ile sakat bırakılmıştım, ayağa kalkmam on yılımı aldı” dedi.

120’den fazla kişinin hayatını kaybettiği, 600’e yakın kişinin sakat kaldığı operasyonlara dikkat çeken Çiçekler, “Bizi zindanlarda vuran devlet, mide kanamasından tutsak öldürüyor. Kafalarına vura vura öldürüyor. Hücrelere kapatarak öldürüyor. Bu bir katliam” diye konuştu.

Bu saldırıların yalnızca tutsaklara değil, halkların geleceğine dönük olduğunu vurgulayan Çiçekler, “Eğer bir tutsak bir saat içeride kalıyorsa, birileri suç işliyor demektir” dedi.

Çiçekler’in yanı sıra açıklamada DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, TODAP, Alevi kurumları, sanatçılar, Sağlık Emekçileri Sendikası ve avukatlar söz aldı.