19 Aralık Hapishaneler Katliamı’nda yaşamını yitirenler İstanbul’da anıldı
19 Aralık Hapishaneler Katliamı’nın yıldönümünde Taksim’de düzenlenen anmada, tecrit politikalarına karşı mücadele vurgusu öne çıkarken, kuyu tipi hapishanelerin kapatılması çağrısı yapıldı.
21 Aralık 2025
19 Aralık Hapishaneler Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla İstanbul Taksim’de bulunan Önder Babat Kültür Merkezi’nde Dayanışma Ağı Derneği tarafından anma etkinliği düzenlendi. Katledilen devrimciler için yapılan saygı duruşuyla başlayan anma, sinevizyon gösterimiyle devam etti.
Ardından gerçekleştirilen panelde; ölüm orucu gazisi İsmihan Ekinci, infazı ertelenen ve açlık grevi eylemcisi eski Partizan tutsak Kadir Karabağ, MA-TUHAYDER Eşbaşkanı Nurten Karagöz, Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi’nden Okan Danacı, Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi Avukat Güçlü Sevimli, ölüm orucu gazisi ve İnsan Hakları Derneği Hapishaneler Komisyonu üyesi Muharrem Kurşun konuşmacı olarak yer aldı.
Panelin ilk konuşmasını yapan İsmihan Ekinci, 19 Aralık direnişinin bir günde ortaya çıkmadığını belirterek, bunun uzun yıllara yayılan birleşik mücadelenin ürünü olduğunu söyledi. Ulucanlar, Buca ve Ümraniye hapishanelerindeki direnişlerin 19 Aralık’ın provası olduğunu vurgulayan Ekinci, farklı siyasal yapıların ortak mücadeleyle bu direnişi ördüğünü ifade etti.
Avukat Güçlü Sevimli ise F Tipi hapishanelere geçiş sürecine değinerek, 1999’dan itibaren siyasi tutsaklara yönelik ağır tecrit politikalarının hayata geçirildiğini hatırlattı. 19 Aralık sonrasında açılan davalarda kamu görevlilerinin cezasızlıkla korunduğunu belirten Sevimli, aradan geçen 25 yıla rağmen tek bir kamu görevlisinin cezalandırılmadığını söyledi. Sevimli, bugün gündemde olan kuyu tipi hapishanelerin de aynı tecrit politikasının devamı olduğunu vurguladı.
Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi adına konuşan Okan Danacı, 19 Aralık’ın yalnızca bir katliam değil, aynı zamanda tarihsel bir direniş olduğunu ifade etti. Kuyu tipi hapishanelerin mutlak tecrit koşullarıyla inşa edildiğini belirten Danacı, bu modelin hem tutsaklar hem de toplum üzerinde korku yaratmayı amaçladığını söyledi.
MA-TUHAYDER Eşbaşkanı Nurten Karagöz, idare ve gözlem kurulları eliyle tutsakların tahliyelerinin keyfi biçimde ertelendiğine dikkat çekerek, tecridin insanı fiziksel ve düşünsel olarak yok etmeyi hedeflediğini dile getirdi. Karagöz, bu durumun yalnızca tutsakların değil, toplumun tamamının sorunu olduğunu ifade etti.
Muharrem Kurşun ise hapishanelerde tutsaklara pişmanlık dayatıldığını, sağlık ve tedavi haklarının sistematik biçimde ihlal edildiğini söyledi. 19 Aralık’ta başlayan saldırıların farklı biçimlerde sürdüğünü belirten Kurşun, dışarıda mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı.
Son olarak konuşan Kadir Karabağ, hapishanelerdeki tecrit politikalarının ancak dışarıdaki örgütlü mücadeleyle aşılabileceğini ifade etti.
Karabağ, devrimci hareketin hapishanelere yönelik saldırılara karşı yenilmediğine de vurgu yaparak, şunları söyledi. “Düşman F tipi saldırısında 19 Aralık katliamından sonra bir korku iklimi yaymaya çalıştı. F tiplerinde yoldaşlar tecridi kırdı, kuyu tiplerinde de böyle olacak. Kuyu tiplerine itiraz etmek için devrimci, sosyalist olmaya gerek yok. Bugün komik denilebilecek sebeplerle tahliyeler erteleniyor. Zilan ve Asmin adlı iki kızım var. ‘Zilan ve Asmin’in Kadir Karabağ’ın kızları olduğu tespit edildi, tüm ailesi örgütle ilişkilidir’ şeklinde bir ifadeyle tahliyem engellendi. Akla mantığa aykırı sebeplerle tahliye engelleri var. Şu an tecridin kırılmasının asıl yolu dışarıda örgütlü olmamız, örgütlü olduğumuz oranda bu saldırıya karşı koyabiliriz. Bu iş sokakta çözülür; mücadele ettiğimizde, sokağa çıktığımızda bunu sürdüremezler. Devletten tüm devrimcilere ve tüm halka dönük bir saldırı var. Birlikte yanıt olmalıyız.”
Anma, panelin ardından Direniş Korosu’nun ezgileriyle sona erdi.



